ilim, irfan, ilim sitesi, ilim ve irfan sitesi, temel esaslar, islam esasları, itikad bilgileri, temel itikat bilgileri, iman esasları, namaz, oruç, hac, zekat, umre, abdest, ezan

İman

İMAN

İman, lügatte, bir şeye tereddütsüz, kesin olarak inanmak ve gö-nülden bağlanmak demektir.

Dinî manası ise Allah-u Zülcelâl'in varlığını, birliğini, Hz. Muha-mmed sallallâhu aleyhi vesellemin Allah'ın peygamberi olduğu-nu, hiçbir şüphe duymadan kalp ile tasdik ve dil ile ikrar etmek-tir. Peygamberlere, kitaplara, meleklere, ahiret gününe, kaza ve kadere ve öldükten sonra dirilmeye itikad ve iman etmektir.

Ebu Hureyre radıyallâhu anhudan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi veselleme imanın ne olduğu soru-lunca şu şekilde cevap vermiştir: "İman; Allah'tan başka ilah ol-madığına, Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi vesellemin O'nun kulu ve Resulü olduğuna, Allah'ın meleklerine, kitaplarına, pey-gamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kadere, hayır ve şer her şeyin Allah'ın takdiri ve yaratmasıyla olduğuna inanmaktır." (Buhâri, Müslim, Ebû Dâvud) 

Abdullah İbn-i Ömer radıyallahu anhu rivayet ediyor: Babam Ömer İbnu'l-Hattâb radıyallâhu anhu bana şunu anlattı: "Ben Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâmın yanında oturuyordum. Derken elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah bir adam yanımıza çıkageldi. Üzerinde yolculuğa delalet eder hiçbir belirti yoktu. Üstelik içimizden kimse onu tanımıyordu da. Gelip Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâmın önüne oturup dizlerine da-yadı. Ellerini bacaklarının üstüne hürmetle koyduktan sonra sormaya başladı: 'Ey Muhammed! Bana İslâm hakkında bilgi ver!' Hz. Peygamber aleyhisselâtu vesselâm açıkladı: 

"İslâm, Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Ramazan orucu tutman, gücün yettiği takdirde Beytul-lah'ı haccetmendir." Yabancı: 'Doğru söyledin' diye tasdik etti. Biz hem sorup hem de söyleneni tasdik etmesine hayret ettik. Sonra tekrar sordu: "Bana iman hakkında bilgi ver?" Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm açıkladı: "Allah'a meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inan-mandır. Bir de Kadere, yani hayrın ve şerrin Allah'tan olduğu-na inanmandır." 

Yabancı yine: "Doğru söyledin!" diye tasdik etti. Sonra tekrar sordu: "Bana ihsan hakkında bilgi ver?" Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselam açıkladı: "İhsan. Allah'ı sanki gözlerinle görüyormuşsun gibi Allah'a ibadet etmendir. Sen O'nu görmesen de O seni görüyor."

Adam tekrar sordu: Bana, kıyamet(in ne zaman kopacağı) hak-kında bilgi ver?" Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm bu sefer: "Kıyamet hakkında sorulan, sorandan daha fazla bir şey bilmiyor!" karşılığını verdi. Yabancı: "Öyleyse kıyametin alametinden haber ver!" dedi. Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm açıkladı: "Köle kadınların efendilerini doğurmaları, yalın ayak, üstü çıplak, davar çobanlarının yüksek binalar yapmada yarıştıklarını görmendir."

Bu söz üzerine yabancı çıkıp gitti. Ben epeyce bir müddet kaldım. "Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm bana 'Ey Ömer, sual soran bu zatın kim olduğunu biliyor musun?' dedi. Ben: 'Allah ve Resûlü daha iyi bilir' deyince şu açıklamayı yaptı: "Bu Cibril'di. Size dininizi öğretmeye geldi." (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)

Hadis-i şeriflerde de geçtiği üzere iman; Allah-u Zülcelâl'in Cebrail aleyhisselâm aracılığı ile, Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi vesellemr göndermiş olduğu semavi hükümlere kesin olarak inanıp kalp ile tasdik ve dil ile ikrar etmektir. Bu da iki şekilde olur: 

1. İcmâli İman: İman edilecek şeylere kısaca ve bir bütün olarak iman etmektir. Buna göre bir kimse, manasını bilerek ve inanarak Kelime-i Tevhid'i söylerse icmali olarak iman etmiş olur.

2. Tafsîlî İman: İman edilecek şeylerin her birine açık ve geniş bir surette, ayrıntılı bir bilgi ve idrak ile iman etmektir. Yani, altı iman esasını tafsilatıyla öğrenmek; bunun yanında; namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetlerin farz olduğunu tasdik etmek, içki içmek, kumar oynamak, zina yapmak gibi nehiyerin haram olduğunu kabul etmek, helali helal, haramı da haram bilmektir. 

İcmâli iman, iman etmiş olmak bakımından yeterli olsa da tafsilî iman daha kıymetlidir. Şeytanın iğvasına karşı iman meselelerini yeterince öğrenmek, her müslüman erkek ve kadına faydalıdır. 

Bunun haricinde İslam memleketlerinde dini ilimlerde mütehassıs âlimlerin yetişmesi de lazımdır. İtikâdî fitnelere karşı ümmetin imanını muhafaza ve müdafaa etmek için tafsilatıyla ilim öğrenmek farz-ı kifayedir. Yani hiç kimse öğrenmezse o memleketteki herkes mesul olur. 

Tasdik ve İnkâr Bakımından İnsanlar Üç Gruptur: 
a) Mü'min: İslam'ın iman ve itikad esaslarının gerçekten kabul ve tasdik edenler.
b) Kâfir: Mü'min olmanın esaslarını kabul etmeyenler.
c) Münafık: İçi başka, dışı başka, sözü özüne uymayanlar. İçinden inanmadığı halde, inanıyormuş gibi görünenler. Bunlar kâfirlerden de kötüdür. 

Küfür Çeşitleri

İman; Allah'a ve Resulüne bağlanıp teslim olmak, inanmak ve de onlardan gelen her şeyi şeksiz şüphesiz kabul etmektir. 

Küfür ise imanın zıddıdır. Allah ve Resulüne teslim olmamak, inanmamak ve de onların haber verdiği şeyleri inkâr etmek, yalanlamaktır. Başka bir ifadeyle, Allah ve Resulünü yalanlamak, onların verdiği hükümler hususunda şüphe etmek, Allah'ın hükümlerine karşı kibirlenmek, onları alaya almaktır. Küfür çeşitleri şunlardır: 
  1. Küfr-i İnkari: Allah-u Zülcelâl'i tanımayıp onu asla kabul etmemektir. Allah-u Zülcelâl'in varlığını inkâr eden kâfirler gibi...
  2. Küfr-i Cuhudi: Kalple Allah-u Zülcelâl'i tanıyıp kibrinden dolayı diliyle ikrar etmemektir. Şeytanın küfrü gibi...
  3. Küfr-i İnadi: Kalple Allah-u Zülcelâl'i bilmek, dille itiraf etmemek. Ebu Talib gibi... Zira o, "Ben Muhammed'in dininin, dinlerin en hayırlısı olduğunu biliyorum fakat beni tenkit ederler diye itiraf etmiyorum" diyordu. 
  4. Küfr-i Nifaki: Dille ikrar ettiği halde, kalple tasdik etmemektir. Münafıklar gibi...
Kaynak: Temel Esaslar Kitabı
Müellif: Seyda Muhammed Konyevi (k.s) Hazretleri

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol